İLKEMİZ: “Üretmek ve Yaşatmak” |
Bu yazı; düşünen, üreten, yaşatan, dertli kalemlerin bulunduğu bir platformda yazdığım ilk yazı. Bu nedenle benim için çok özel bir anlam taşıyor. Öyle ki bu yazıyı yazarken aldığım haz, gerçek bir yaşama “merhaba” demek gibi ya da varolma nedenimi derinden kavramak gibi heyecan veriyor bana. Beni bu kadar heyecanlandıran şey, “ACEP nedir?” Bu soruya kısaca şöyle cevap verebilirim:
İlkesi üretmek ve yaşatmak olan entelektüel ve ahlaki bir mücadele.
Hâlihazırda yaşadığımız dünyada insan, adeta yaşama cep telefonlarıyla tutunan, mottosu “piriz var öyleyse varım” olan bir türe dönüşmektedir. Bu yeni insana ben “web-man” diyorum. Web-man; realiteden kopmuş olmasıyla sanal, varoluşsal anlamını ve değerlerini yitirmiş olmasıyla da imajinal ve finansal bir türdür. Antik Yunandaki Kimerik[1]’leri andıran bir çeşit mutant hayatı yaşayan “web-man”lerin dünyasında tözünü korumak, cevherinin gerektirdiğini yapmak, kelimenin tam anlamıyla bir varolma mücadelesidir.
Baudrillard, en belirgin özelliği, sürekli farklılaşan ürün ve hizmetler sunarak ve medya aracılığıyla o ürün ve hizmetlere yüklenen imaj ve değerleri bireysel tüketimi teşvik amacıyla kullanan, tüketim kültürünün hâkim olduğu toplumu “tüketim toplumu” olarak tanımlamaktadır. Tüketim toplumunda insanlar, yaşamak için tüketmek yerine, tüketmek için yaşamaktadırlar. Düşünün ki milyonlarca farklı tüketim aracının günlük hayatımızı kuşattığı bir yaşamda tüketerek varolmaya çalışanlara rağmen üreterek var etmek ne kadar da zordur. Her türlü ahlaksızlığın kitabına uydurularak yapıldığı bir zamanda, ahlâkî bir çaba içine girerek kitap okumak ve yazmak ne denli kutlu bir çabadır.
Web-man, bilgisayar başında sürekli fareyi kullanan doyumsuz bir tüketicidir. O hep bakar, izler, gezer, vakit kaybeder, oyalanır. Buna rağmen onun en büyük derdi can sıkıntısı; en önemli gayesi ise yeni haz nesneleri bulmaktır. Web-man, aynı zamanda mone-hedonisttir. Yani onun için en büyük değer paradır. O, finansal değerlenmeye inanır, yani parası varsa adamdır. Finansal değer dünyasında web-man, her şeye en önce sahip olma ve bu sayede toplumda saygınlık kazanma yarışına girişmiş, sahip olduğu para, mal, unvan, kredi notu vb. finansal değerlerle tanımlanan ve ölçülen finansal bir varlık haline dönüşmüştür. Öyle ki bu ahlâkı içselleştiren web-man, finansal değeri yükseldikçe bu değerden yoksun olan başkalarını bir emtia olarak algılamakta, onları satın almaya, zevk ya da stres atma aracı olarak kullanmaya hatta onların en temel insanî hakkı olan yaşam hakkını kolayca elinden almaya kalkışabilmektedir.
Buna karşın gerçek insan, bilgisayar başındayken sürekli klavyeyi kullanan doyumsuz bir üreticidir. O, sürekli merak eder, hayret eder, şüphe eder, düşünür, araştırır, bulur, okur, inceler, karşılaştırır, yazar. Onun en büyük derdi üretmek, en önemli gayesi ise yaşatmaktır. Çünkü o akıl ve duygu varlığı olmanın sorumluluklarının farkındadır. Bu nedenle izanının ve vicdanının dayanılmaz yükünü taşır omuzlarında. O, öğrendikçe bilgiye olan açlığı artan entelektüel bir kahramandır. Hiç bir surette bilgiye doymaz. O yaşamak yerine yaşatmayı seçen bir ahlak kahramanıdır. İçindeki adalet duygusu hassas bir terazi gibi ölçer adaleti ve zulmü. Merhametiyle mazlumun yanında, öfkesiyle de zalimin karşısında durur.
ACEP, bir mücadeledir:
İnsan olma, insan kalma ve insan olarak ölme mücadelesi…
Muhammed Caner ILGAROĞLU – Kasım 2019
Dipnotlar:
[1] Aslan kafalı, keçi gövdeli ve serpent kuyruklu türsel bozulma yaşamış yaratık.
Çok güzel bir düşünceye değinerek gününüzü özetlemiş emeğinize sağlık..