UNESCO’nun Atatürk Kararı |
Sene 1978
Birleşmiş Milletler’in kültür kolu olan UNESCO, Paris’te genel kurul yapıyor. Başkanlık Divanı’na şu ifadeleri içeren bir önerge veriliyor:
“…Üç sene sonra 1981 geliyor. 1981 Atatürk’ün doğumunun 100. Yıldönümüdür. Atatürk elbette 20. Yüzyılın en büyük devlet adamlarından biridir. Bellidir ki Türkler o özel gün için çok özel olarak hazırlanıyorlardır ama Atatürk’ü anmak bir tek Türklere bırakılmamalıdır. Çünkü Atatürk tüm insanlığın ortak paydasıdır, dolayısıyla hazır Birleşmiş Milletler kültür kolu toplantı halinde, UNESCO şu an genel kurul yapıyor. Bu genel kurul bir karar almalıdır, bu karar üye devletlere iletilmedir. Önümüzde 3 yıl var. Bu 3 yıl boyunca her ülke Atatürk için, üniversiteleriyle, bilim kurumlarıyla, sivil toplum örgütleriyle, medyasıyla özel olarak hazırlanmalı ve 1981 yılı bütün dünyada “Atatürk yılı” olarak anılmalıdır.”
Önerge okunduktan sonra İsveçli bir delege, itiraz edip kürsüye gelir ve söz hakkı isteyerek şöyle bir soru sorar:
“Ben” der, Atatürk’ün büyüklüğünü elbette biliyorum. Türkler için, insanlık için, çağdaşlaşma için ne anlama geldiğini de biliyorum. Buna rağmen bir kaygım var. Bu kaygımı sizinle paylaşmak için söz aldım. Evet, Atatürk büyük bir devlet ve cumhuriyet kurucusudur. Fakat dünyada 200’e yakın devlet var, yarısından fazlası cumhuriyet. Bu kadar cumhuriyet kurucusu arasından, bugüne kadar kimse için düşünmediğimiz bir konuyu şimdi bir tek Atatürk için ve Türkler için düşünüyor olursak, bu ileride bir sıkıntıya yol açmaz mı?
Daha sonra başka bir delege kürsüye gelir şunu der ve yerine geri oturur:
‘… şimdi de George Washington’un doğumunun şu yılı, Napolyon’un ölümünün bu yılı, bu defa dünya onların da ölümünün veya doğumunun 150., 200. Yıldönümü anılmalıdır.’ derse ve bu seçkin kurul buna hayır yanıtını verirse gereksiz yere kırılganlıklara yol açmaz mıyız? Dolayısıyla Atatürk elbette çok büyük bir lider ama onu tarihe bırakalım. Bana göre kararı tartışalım hemen oylamaya geçmeyelim. Görüşüm budur.”
Salon tam sessizliğe bürünmüşken Sovyetler Birliği delegesi söz alır ve Lenin’den bahsetmesi beklenirken yumruğunu masaya vurarak şöyle der:
“20. Yüzyılda hiçbir ülke bir Mustafa Kemal çıkaramadı ki böyle bir kaygı söz konusu olsun. Bu mümkün değildir. Dolayısıyla bu karar bugün alınmalıdır.”
Oylamaya geçilir. Aleyhte görüş bildiren İsveçli delege dahil bütün delegelerin olumlu oyuyla 1981 yılının Atatürk yılı olarak tüm dünyada anılmasına karar verildi. Önergede başı çeken ülkeler dünkü düşman olan Yunanistan ve Sovyetler Birliği oldu.
Sonuç olarak;
1981 yılı Atatürk yılı olarak ilan edilmiş ve dünyada bu şekildeki bir uygulamanın ilk ve 1981’den beri de son örneği olmuştur. Hiçbir lider için UNESCO tarafından alınmamış olan böyle bir karar, Atatürk için oybirliği ile alınmıştır. Dolayısıyla İsveçli delegenin kaygısı boşa çıkmış, Sovyet delegesi ise haklı çıkmıştır:
“20. yüzyıl bir Mustafa Kemal çıkarmamıştır.”
20. yüzyıl çıkarmadığı gibi 21. yüzyıl da en azından bugüne kadar çıkarmamıştır.
1981 “Atatürk” yılı olarak anılmışsa da, bizler için her yıl “Atatürk yılı”, her gün “Atatürk günü”, her 10 Kasım hayatın bittiği, 09:04:59 zamanın durmasını istediğimiz saattir.
Atatürk’ün sadece anılmakla kalmayıp, bütün yönleriyle anlaşılması ve araştırılması dileğiyle…
2020/Kasım