KAPİTAL SAVAŞ, VİRAL TEHDİT, DİJİTAL YAŞAM… |
İlk kez 2019 yılının son günlerinde Çin’in Wuhan şehrinde ortaya çıkan ve kısa sürede Antartika hariç tüm dünyaya yayılan Corona (Covid-19) virüsü, dünya sağlık örgütünce pandemi olarak tanımlandı. Başta Çin olmak üzere, İtalya, İspanya, İran, ABD, Fransa gibi ülkelerde toplu can kayıplarına yol açan virüs, bu satırları kaleme aldığım 28 Mart 2020 Cumartesi günü itibariyle ülkemizde 7402 kişiye bulaşmış ve 108 kişinin ölümüne neden olmuş durumdadır. İnsanlar için viral bir tehdit haline gelen coronavirüsün tüm dünyadaki etkisini “total cases, total deaths” şeklinde şematik-rakamsal veriler halinde gösteren https://www.worldometers.info/coronavirus/ websitelerden takip edebilirsiniz.
Bu virüse karşı alınan tedbirlerin hiç şüphesiz en etkilisi “izolasyon ve kişisel dezenfeksiyon”dur. Bu nedenle neredeyse tüm insanlar evlerinde karantina altında yaşamaktalar. Elbette bu durumun devletler üzerinde ağır ekonomik sonuçları olmaktadır. Dünya ekonomisi virüsün etkisiyle oldukça zor bir döneme giriyor. Global bir krize neden olan koronavirüsün çok farklı alanlara etkileri olacak gibi. Bu salgının arkasından yeni bir dünya düzeni ve yeni ekonomik düzen çıkacaktır. Örneğin glokalizasyonun ayak sesleri şimdiden duyulmaktadır. Demokratik ülkelerin ekonomik olarak küçüldüğü, dikta rejimlerinin uzun vadede büyüyeceği farklı ekonomik düzenler oluşabilir. İnsanlık bu virüsle yaşamayı öğrenecek. Hayat giderek dijitalleşecek ve dijital ekosistemler oluşacaktır. İnsan yaşamında birçok yeni alanlar oluşacaktır. Virüsle mücadele eden aşılar, ilaçlar, ekipmanlar, kontrol sistemleri gibi yeni ihtiyaç alanları belirecektir. İnsanların davranış şekilleri yeni ekonomik alanlar oluşturacaktır. Örneğin robotlar, dijital araç gereçler, programlar, uygulamalar, home ofis gereçleri, sosyal hayatı ve hizmetleri eve taşıyacak sistemler kaçınılmaz olarak hayatımıza girecek. Dolayısıyla yoğun bir dijital yaşam bizi beklemekte. Hal böyleyken bu yazıda özellikle dijital yaşamda bizleri nelerin beklediği üzerinde bazı örneklerle durmak istiyorum.
Google’ın kurucusu Eric Schmidt 1997 yılı nisan ayında bir konferansta “İnternet insanoğlunun anlamadan inşa ettiği ilk şey ve şimdiye kadar yaşanmış en büyük anarşi denemesidir” demişti. Sahibinin olmadığı, birçok alanda standartlarının oturmadığı, kullanımının bazen devlet gibi büyük organizasyonları bile korkutan bu yapıyı tüm alanları ile irdelemek gerekmektedir. Google sadece bir arama motoru değildir. Dünya bilgi trafiğinin %80’ini kontrol eden bir şirket, adeta bir devlettir. Dünya bilgi trafiğine mesela bir navigasyon diyebiliriz. Navigasyon ise sizi bir yerden alıp bir yere götüren demektir. Örneğin Google çubuğuna İslam yazdığınız zaman çıkan sonuçla insanlar amel edebiliyor ve bu sonuçlar yanlış diyen çok az insan çıkabiliyor. Neredeyse hiç kimse Google’ın sağlamış olduğu bilgi üzerine bir de kütüphanede araştırma yapayım dememektedir. Google adeta bizi bir odadan alıp diğer bir odaya ulaştıran bir kapıya benzemektedir. Rusya her yıl “Yandex”e milyarlarca ruble para harcamaktadır. Aynı şekilde Çin de “Baidu” adlı arama motoruna milyarlar harcıyor. Aslında bunlar sadece birer arama motoru değiller aynı zamanda bizleri bir yerden başka bir yere götüren kapılardır.
Google aradığınız şeyi size internet ortamında getirirken istediği içeriği ön plana çıkarabilmektedir ki bu çok önemli bir güçtür. Bu güç; ilgilerinize, arzularınıza, inançlarınıza, hobilerinize ve alışkanlıklarınıza yön verebilme gücüdür aslında. Bu nedenle ABD’de aileler çocuklarının sosyal ve psikolojik durumlarını öğrenebilmek için yasal internet dedektifliği şirketlerine para ödüyorlar. Şirketler altı ay boyunca çocukların internet faaliyetlerini takip edip analiz yapıp bu bilgileri ailelere sunuyorlar.
İnternetin doğuşu bir aktivizmdir. Aktivist hareketin dijitale aktarılmasıdır. Burada ticaret dünyasında aktivizmin dijitale aktarılmasının bir örneğini verelim. Bundan 9 sene önce Uber adında bir şirket kuruldu. Uber şirketi tam olarak tüm dünyadaki taksi şirketlerini bir ağa bağladı ve cep telefonu ile taksi çağırabilmeyi bir uygulama aracılığıyla mümkün kıldı. Bu şirket kurulduktan tam 3 yıl sonra dünyanın en değerli 3. şirketi haline gelmiştir.
Dolayısıyla artık her anlamda mobil-dijital bir yaşamın içine özellikle de bu virüsten sonra tam anlamıyla dâhil olmuş olacağız. E-Devletlerin e-vatandaşı olarak “home sweet home” sloganıyla evde yaşayacak gibiyiz. Öyleyse dijital vatandaşın hakları ve sorumlulukları konusuna göz atmakta fayda var.
Avrupa Birliğinin geliştirmiş olduğu dijital vatandaşlık tanımı;
Dijital vatandaş bilgi ve iletişim kaynaklarını kullanırken eleştirebilen, çevrimiçi davranışlarının etik sonuçlarını bilen, ahlaki çevrimiçi kararlar alabilen, teknolojiyi kötüye kullanmayan, dijital dünyada iletişim kurarken ve işbirliği yaparken doğru davranışı teşvik eden vatandaştır.
Bir dijital vatandaş nasıl olmalıdır?
Dijital Vatandaş olmanın 9 tane prensibi vardır. Bunlar;
Dijital Erişim: Dijital toplumun bir parçası olmak. Bireylerin dil, din, ırk, cinsiyet vb. ayrımlar gözetilmeksizin eşit olarak sunulan teknolojik imkânlara erişim sağlaması anlamına gelmektedir. Her bireyin toplumda olduğu gibi teknoloji ortamında da eşitliği söz konusudur.
Dijital Ticaret: E-Ticaret ile ilgili risklerin ve problemlerin farkında olmak. Dijital ortamda alım-satım yeterliliğine sahip olma durumudur. E-ticaret ile ilgili riskleri ve problemleri bilmek, gerekli önlemleri almak. E-bankacılık hizmetlerini nasıl kullanacağını bilmek (eft yapmak vb.) Online alışveriş yaparken kimlik hırsızlığına karşı nasıl tedbir alınacağını bilmek
Dijital İletişim: Elektronik bilgi alışverişi yapma fırsatına sahip olmak. Günlük hayatta kullanılan iletişim biçimlerinin teknolojik boyuta kayması anlamına gelmektedir. Dijital iletişimin de kendine özgü kuralları ve yazım şekilleri bulunmaktadır. Örnek: Etkin olarak facebook, youtube, twitter, email vb. kullanmak
Dijital güvenlik: Dijital ortamlarda güvenlik önlemlerini almak. Dijital ortamda uygun bir şekilde davranmakla birlikte kötü niyetli kullanıcıların farkında olmak ve bu sebeple gerekli güvenlik tedbirlerinin alınması boyutudur. Örnek: Virüs ve diğer casus yazılımlara karşı gerekli önlemleri almayı bilmek.
Dijital Etik: Dijital toplumda davranış kurallarına uymak. Toplumda olduğu gibi sanal dünyadaki davranışların da bir standardının olması gerekliliğidir. Örnek: İnternet ortamında siber zorbalık yapmamak.
Dijital Okuryazarlık: Teknoloji ve Teknoloji Kullanım Bilgisine Sahip Olmak. Öğrenme-öğretme sürecinin teknoloji kullanarak yapılabilir hale gelmesidir. Örnek: Eğitim amaçlı forum kullanmak veya Ders için web sitesi oluşturmaktır.
Dijital Sağlık: Dijital Dünyada Fiziksel ve Psikolojik olarak rahat olmak. Dijital ortamlarda fiziksel, ruhsal ve psikolojik yönden sağlığı direk ya da dolaylı olarak etkileyen etmenlerin bulunuyor olmasıdır. Örnek: İnternet kullanımında sağlığı tehdit eden unsurların farkında olmak veya Teknoloji kullanımında ergonominin önemini kavramak.
Dijital Haklar Sorumluluklar: Dijital dünyada herkesin sahip olduğu özgürlükler. Her bireyin sanal dünyada kendini özgürce ifade edebilme hakkı vardır. Örnek: Web sitelerinden illegal mp3 ve video dosyaları indirmemek veya Fikrî mülkiyet kapsamına giren her türlü eseri izin alarak kullanmaktır.
Dijital Hukuk: Dijital Dünyadaki Eylemlerden Sorumlu olmaktır. Dijital etik bağlamında dijital dünyada yapılan işlerin sorumluluğunun ve yanlış yapılması durumunda da yaptırımlarının olması anlamına gelir. İnternet kullanımının kanunlardan bağımsız olmadığını, yapılan her işin sorumluluk gerektirdiğini ve dijital kanunlarla yaptırım altına alındığının farkında olma anlamını taşır.