• DOLAR
  • EURO
  • ALTIN
  • BIST
Murat KAVAK
Murat  KAVAK
duygukurami@gmail.com
DUYGU DEĞER İLİŞKİSİNE YENİ BİR BAKIŞ
  • 0
  • 339
  • 22 Ekim 2019 Salı
  • 1 Puan2 Puan3 Puan4 Puan5 Puan
  • +
  • -

Duygu kavramı, felsefi açıdan felsefe tarihine bakıldığında ana mesele olarak yeterince ele alınıp tartışılmış bir konu değildir. Bunda felsefi faaliyetin aklı merkeze alarak yapılması kadar duygunun bir pathos olarak değerlendirilmesi ve aklın karşısına konulmasını genel kabul olarak değerlendirilen bakış açısı etkili olmuştur. Doğası gereği duygunun öznelliği, tanımındaki zorluk, insan ruhunda statik bir yapıda olmaması etkili olmuştur. Platon’dan başlayarak özellikle Stoacı bakış açısında derinleşen, Kant’ta zirveye ulaşan bu değerlendirme, Hume’un başını çektiği ada filozofları tarafından kırılmaya çalışılmış, 20 yüzyılda W. James tarafından psikoloji, Satre ve Heidegger tarafından fenomenoljik bakış açısyla incelendiyse de bu filozoflar felsefi düşüncelerinde duygu kavramını varoluşçuluğun temellendirilmesinde ele almışlardır. Modern düşüncede özellikle Robert Solomon’un da katkılarıyla yeniden gündeme gelse de bu görüşler zamanımızda genellikle fizikist ve naturalist bakış açısında değerlendirilmiştir. Damasio gibi isimlerin eserlerinde bulabileceğimiz bakış bu türden bir bakıştır.

Duygu değer konusu yine yirminci yüzyılda Max Scheller ve Hartmann tarafından ele alınmış olmakla birlikte ülkemizde konu ile ilgili değerlendirmeler ve yapılan felsefi çalışmalar akademik düzeyde bu filozofların görüşlerinin özeti olmaktan öteye gidemezken bu alanda felsefi düşüncede özellikle ülkemizde yeterli çalışma yapılmamıştır.

Dr. Öğr. Üyesi İslam Düşüncesi, Felsefe Tarihi, İbn Haldun, Ahlak ve Duygu Felsefesi Uzmanı Muhammet Caner ILGAROĞLU‘nun yeni çıkan Kitabı “Değer Duygusundan Duygunun Değerine Ahlak Felsefesi Açısından Duygu-Değer İlişkisi” isimli çalışması bu bakımdan önem taşıyor. Kitabın arka kapağında kitapla ilgili tanıtım yazısı şöyle:

Felsefe, “bilgelik sevgisi” anlamına gelen ve insanın iki temel yönüne atıf yapan bir kavramdır. Bilgelik, insanın bilişsel doğasından; sevgi ise duygusal doğasından kaynaklanmaktadır. Bilgi, sevgiyi hayranlığa dönüştürürken; sevgi de bilgiyi hikmete dönüştürmektedir. İnsanın mahiyetini, onun sahip olduğu akıl duygu bütünlüğü içerisinde hakiki anlamda ancak bilimsel yöntemlerin ulaşamayacağı sorgulamalar yapabilen ve merkezinde duygu meselesi olan felsefi soruşturmalar başarabilir. Ahlak felsefesi açısından duygunun ahlaki değerlerin oluşumundaki dinamik rolü konusuna odaklanan bu çalışmanın problematiğini ifade eden soru şudur. Duygu, doğası ve insan bütünlüğü içinde nasıl oluyor da ahlaki değer sahasında kendisini var edebiliyor? Bu soruya Batı felsefesinden yola çıkarak ipuçları arayan bu çalışma, neticede duygu-değer ilişkisini ortaya koymayı hedeflemektedir. Ayrıca bu çalışma ile ahlakın duygu boyutu ön plana çıkarılmak suretiyle duygunun, insanda ahlaki bir tutum ve şuur oluşturma konusundaki katkısı tartışılmaktadır. Duygu, insanın yaşamında, karar alma süreçlerinde, niyetlerinde, yönelimlerinde ve seçimlerinde etkin, tüm bu süreçlere içkin, dinamik, öznel, içsel duyumsamalar ve izlenimlerdir. İnsan, hem rasyonel, hem duyuşsal hem de duygusal bir varlık olarak çok boyutlu bir birliktir. Bütün bu özellikleriyle insan; hakikati, düzeni, harmoniyi, uyumu kısacası adaleti arzulayan varlıktır. İnsan, adil olanda tamamlanan varlıktır. O, adaletin tecelli etmediği hiçbir nesnede kendi içsel huzurunu bulamaz. Adalet, tıpkı bir duvar ustasının kullandığı su terazisi gibi insanın, kendi ahlaki yapısını inşa ederken kullandığı vazgeçilmez bir terazidir. İnsandaki değer duygusu bizzat adalet duygusudur ki adalet sağlanmadan hiçbir şey onun nezdinde “iyi” ve “değerli” niteliği kazanamaz. İnsan, ne yapması gerektiği hususunda kararlar verirken yalnızca mantığını değil; duygularını da işin içine katmaktadır ki bu, insan için varoluşsal bir zorunluluktur. Elinizdeki bu kitap, Türkiye’de neredeyse hiç çalışılmamış bir konuyu gündeme getirmekle duygu felsefesine giden yolu açmayı ve felsefenin engin sınırlarını kendi çapında genişleterek bu alanda önemli bir katkı yapmayı hedeflemektedir.

Kitap, duygu değer meselesi üzerine bir felsefi litaratür özeti vermesinin yanında, kendine özgü bazı orjinal görüşlerde içermekte. Örneğin Ahlakın temellendirilmesinde adalet duygusunun önemi ve değerin kavranmasında bu duygunun belirleyici olduğu yönündeki sav bunlar arasında belkide en önemlilerinden biri.Ilgaroğlu,adalet duygusunun insanda doğuştan gelen bir kavrayış olduğu ve vicdani güçlerin bu duygu ile şekillendiğini dile getiriken değerin adalet duygusu tarafından dolaysız olarak kavrandığını öne sürüyor.Bu kavrayışın hareket ettirici dinamiğini ise sevgi duygusu olduğunun altını çiziyor.Ilgaroğlu, aynı zamanda insanda duygunun rasyonaliteden ayrı olmadığı insanın rasyonel olarak karar almasında duygunun her bir düşünce dizgesinde ayrılamaz biçimde rasyonaliteye nüfuz ettiğini hatta buna içkin olduğunu söyleyerek Logos-Pathos karşıtlığı yerine insan zihninde bu iki kavramın birlikteliğine vurgu yaparak iki görüşü uzlaştıracak bir formül ortaya koymaktadır.

Hiper Yayınları’dan çıkan bu kitap konu ile ilgilenenler için yeni bir fikir olarak eşsiz ufuk açısı sunmakta…


Murat KAVAK – 2019

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

  • YENİ
  • YORUM
Yazarlar tarafından sitede yayınlanan tüm yazılar, resimler ve videolar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir.