• DOLAR
  • EURO
  • ALTIN
  • BIST
Murat KAVAK
Murat  KAVAK
duygukurami@gmail.com
ALT KATTA YANGIN VAR
  • 0
  • 245
  • 10 Nisan 2020 Cuma
  • 1 Puan2 Puan3 Puan4 Puan5 Puan
  • +
  • -

Hiç kuşku yok ki insan; çatışmaların, zıtlıkların, karşıtlıkların, kutuplaşmaların bir arada bulunduğu, tüm bunların yaşam içgüdüsünde birleştiği birliktir. O, içgüdünün, duygunun ve aklın bir araya gelerek zenginleştirdiği ve bu zenginliği yaşamın her noktasına taşıyan ve eşsiz varoluşa sahip bir canlıdır. Kendisine bile muamma olan bu varoluş, düşünce tarihi boyunca felsefenin ana soruşturma konusu olmuştur.

İnsan, kafatasının içinde adeta üç katlı bir evde oturmakta ve bu ikametinin içinde bilinci sürekli yer değiştirmektedir. En alt kat yaşam içgüdüsünün temeli olan beyin soğanı, orta kat limbik sistem adı verilen ve duyguların filizlendiği orta beyin, üst kat alna doğru genişleyen muhakemenin ve teknik bilginin zekanın kendini gösterdiği kortekstir. Bu yapı öylesine komplekstir ki iç içe geçmekle kalmayıp hiçbir şekilde kendi bütünselliğinden ayrılamaz. Birinci kata can sahibi olmaklığımız, ikinci kat hayvanlarla ortak özelliğimiz şekil verirken üst kat yeryüzünde sadece insana ait olan düşünce ve muhakeme gücümüz şekil verir. Aristotales‘in De Anima‘da farkına vardığı bitkisel hayvansal ve insana özgü ruhun tam karşılığı insan fizyolojisinde kendini göstermektedir.

Alman Filozof Nietzsche, kendi felsefesinin temeline yaşam felsefesini koyarken en temelde bulunan ve can sahibi olmakla kazanılan ve kendisini içgüdüde gösteren yapının temelini işaret edip İyinin ve Kötünün Ötesinde isimli eserinde şöyle demektedir:

“Yaşama içgüdüsü ile ilgili en temel olan yaşam istencine bağlı olan, can sahibi olmakla kazanılan, kişinin varoluşunu ve soyunun devamını ilgilendiren kendisini, kişi yaşamının tamamında gösteren istençtir.”

Bu açıdan bakıldığında en temelde yer alan can sahibi olmakla temellenen insan varoluşu bugün Covid-19 adı verilen bir tehditle karşı karşıyadır. İnsan canına saldıran virüs, insanın en temel içgüdüsü olan yaşam içgüdüsünü tehdit etmektedir. Yaşam içgüdüsüne yönelik bu ciddi tehlike insanın bütününde karşıt bir reaksiyona sebep olmaktadır. Alt katta çıkacak olası bir yangına arakat korku ve kaygı ile karşılık verirken üst kat olan korteks laboratuvarda, koruma önlemlerinde yangını söndürmek için çare aramaktadır. İnsanın beş bin yıllık teknoloji ve bilgi birikimi tek bir ortak düşmana Covid-19‘a karşı seferber edilmiştir.

Korkudan öte harekete geçirici hiçbir şey yoktur. Ensesinde soğuk bir ürperti hisseden, tansiyonu yükselen, bedeninde adrenalin salgılanan insan, kendi içinde itici bir enerji üreterek tehlikeye karşı durur. Eğer korkularımız olmasaydı tehlikeye karşı önlem alacak bir içsel güçten yoksun olurduk.Korku içimizden bize “Kaç!” ya da “Karşı koy!” veya “Saklan!” diye seslenir.Son zamanlarda yaşananlara bakılırsa virüse karşı,”Sosyal mesafeyi koru!” söyleminde kaç;aşı ve ilaç çalışmalarında “Karşı koy!” ve “Evden çıkma!” söyleminde,  saklan şeklinde korku ifadelerinin karşılığı vardır.

Virüsün görünmez ve nerede olduğu bilinmez olması bu korku duygusuna derin bir kaygı katmaktadır. Ortada belirsizlik vardır üstelik bu hastalık sinsice seyretmekte,vücutta dolaşıp dolaşmadığı da belirli bir süre belli olmamaktadır. Düşmanın insanın kanında canında gezinmesi korku nesnesinin dışarıdan içeriye taşımakta, içsel kargaşa artmaktadır. Günde 20 kez elleri yıkamak, vücudu dinlemek,en ufak bir ateş ve öksürükte telaşa düşmek insanları ürpertmektedir. Dahası başkasının canına sebep olmak aynı zamanda insan vicdanını dehşete düşürmektedir. İşin ucunda insanın kendi dedesinin,babasının,yaşlı komşusunun katili olmak gibi korkunç bir endişesi vardır. Virüs korkusu bu açıdan vicdani bir korkuya dönüşmektedir.İnsan en yakın arkadaşının dostunun elini sıkamaz sarılamaz hale gelmiştir.Sokaklar boşalmış,ekonomi durmuş,can korkusu açlık korkusuna baskın hale gelmiştir.

Canlı mı yoksa cansız mı olduğu tartışılan, bir protein zarfı ve RNA dışında hiçbir organı bulunmayan bu varlık, asosyal bir ortamda yaşaması mümkün olmayan insanı evine kilitlemiştir. Alt katta yani yaşama içgüdüsünde yangın çıkmıştır. Modern çağda kendisini dünyanın efendisi sayan ve haz arayışı derinleşerek körleşen insanoğlu canının derdine düşmüş,düne kadar askeri gücü ile dünyada kabadayılık yapan ABD gibi bir ülke diz çökmüştür. Yüzler maskelenmiş,maskenin üzerinde görünen gözlerin içinde korku ve kaygı bakışları hakim olmuştur.

“Bizim için haz, beden alanında acı çekmemek,ruh alanında ise hiçbir huzursuzluk duymamaktır.” diyen Epiküros‘un binlerce yıl ötesinden günümüze yankılanan sesine kulak kabartırsak eğer insanın bu musibetten insanın öğreneceği çok şey vardır. Bu iş bittiğinde yeni dünya eskisi gibi olmayacaktır, olmamasıd a gerekir.

Bilimin gücü hiç olmadığı kadar etkilidir günümüzde.

Coronayı cehalet ve duyarsızlık yayar,akıl ve diğergamlık durdurur.


Murat KAVAK – 2020/Nisan

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

  • YENİ
  • YORUM
Yazarlar tarafından sitede yayınlanan tüm yazılar, resimler ve videolar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir.