• DOLAR
  • EURO
  • ALTIN
  • BIST
Mesut ERDEMİR
Mesut  ERDEMİR
nicinfelsefe@hotmail.com
MERAK VE ARETE
  • 1
  • 338
  • 13 Nisan 2019 Cumartesi
  • 1 Puan2 Puan3 Puan4 Puan5 Puan
  • +
  • -

Merak TDK ‘nın Türkçe sözlüğünde;
“Bir şeyi anlamak veya öğrenmek için duyulan istek” olarak tanımlanır.
Bu noktada karşımıza sorulması gereken iki önemli soru çıkmaktadır:

1. Merak insanı günaha götürür mü?
2. Bütün günahkârlar meraklarının kurbanı olan kişiler midir?

Aslında son derece tehlikeli bir kavramdır merak. Bu noktada sorulması gereken 3. soru: Merakın bir sınırı olmalı mıdır ya da bir şeyi nereye ve hangi noktaya kadar merak edebiliriz?

Merak ve Arete’nin Bedeli

Tarihsel süreç içinde merakının bedelini ağır bir biçimde ödeyen insanlar olduğunu sizlerde biliyorsunuz. Bu insanlardan biridir Galileo. 22 Haziran 1633 tarihinde Galileo’nun Papalık tarafından mahkum edilişinin gerekçesinde şu ifade yer almaktadır:

Güneş’in Evrenin Merkezi olduğu ve yerinden kıpırdamadığına dair önerne saçma, felsefi açıdan yanlış ve resmi olarak sapkınlıktır; zira açık bir şekilde Kutsal Kitap’a aykırıdır.

Peki papalık kurumunun yaptığı bu açıklama bazı insanların merak ateşini söndür mü? Tabiki hayır. İşin ilginç tarafı ise “… tarihsel süreç Papalığı değil, Copernicus’ u ve Galileo’yu haklı çıkardı.” Bu durum, insan olmanın merak etmek olduğunu bizlere bir kez daha gösterdi.

Aynı zamanda bir düşünce ileriye doğru atılım yapıyorsa bu atılım yapma isteğini o düşüncenin kendisini kehanet düzeyinde doğrulamaya çalıştığının kanıtı olarak kabul etmek gerekir. Bunun en güzel örneğini yani bilimsel düzeyde kendini doğrulayan düşünce kehanetini Mustafa Kemal‘in şu tavrında görebiliriz:

Milletimizin siyasal ve sosyal hayatında, milletimizin düşünce eğitiminde yol göstericimiz bilim ve teknik olacaktır. Gözlerimizi kapayıp, tek başımıza yaşadığımızı varsayamayız. Ülkemizi bir çember içine alıp dünya ile ilgisiz yaşayamayız. Bilim ve teknik nerede ise oradan alacağız ve herkesin kafasına koyacağız. Bilim ve teknik için kayıt ve şart yoktur.

Mustafa Kemal, bu değerlendirmeyi hangi fikri zeminde yapmaktadır? Kısaca cevaplamak gerekirse tek kelimeyle arete/erdem temelinde diyebilirim. Grekli filozoflar, areteyi bir şeyin yetkinliği anlamında kullanırlardı. Kendine uygun olan işi yapana, kendine özgü işlevi yerine getirene Arete’si olan, yani yetkin olan, erdemli insan denirdi. Örneğin; baltanın Arete’si iyi kesmektir, çünkü balta bu amaç için insan tarafından imal edilmiştir. Onun kendini yaratma imkanı ve iradesi yoktur. Oysa insan kendini inşa eden bir varlıktır.

Peki insanın aretesi nedir?

İnsanın aretesi, aklı en yüksek düzeyde kullanması ve geliştirmesidir. Bu sürecin zirvesi ise düşünme atılımı içinde olmaktır. Düşündüğünü sanmak ise düşünme atılımı içinde olduğumuzu değil, ancak düşünmediğimizin göstergesi olabilir. Sokrates arete içinde olmayı “insanın kendisine özgü ve uygun olanı gerçekleştirmesi” olarak ifade eder.

Bu evrende tek başına yaşamadığımızı anlayabilecek arete sahibi insanların hakim olduğu bir ülkeye uyanmak umuduyla….
Esen kalın.

Mesut Erdemir

Sosyal Medyada Paylaşın:

1 Yorum

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

  • YENİ
  • YORUM
Yazarlar tarafından sitede yayınlanan tüm yazılar, resimler ve videolar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir.