• DOLAR
  • EURO
  • ALTIN
  • BIST
Durmuş AĞZIKÜÇÜK
Durmuş  AĞZIKÜÇÜK
durmusag1964@hotmail.com
BAŞÖRTÜ TAKAN MİNİ ETEKLİ KIZ: “Tutarsızlığın İktidarı”
  • 8
  • 878
  • 29 Temmuz 2019 Pazartesi
  • 1 Puan2 Puan3 Puan4 Puan5 Puan
  • +
  • -

Tercihi, hep pespaye olandır. Derin olan, korkutur onu… Zaten kendi kutsal kitabını okuyamama sebebi de budur. Bırak kutsal kitabı, onun açık yorumunu yapanları bile yarım kulakla dinler… Zaten dinlemeye, dikte edilmeye, güdülmeye alışmıştır… Masalları okuyabilir ancak. Hikâyeye geçtiğinde oflar, puflar… Roman, çok uzun, sabır ve mücadele gerektiren bir etkinliktir… Hep kolayı seçer, rahatı, uyuşukluğu… “Armut piş, ağzıma düş”tür felsefesi…

Bütünleyemez kendini… Bölük pörçüktür. Bunun farkında da değildir..

Milliyetçidir, ama tarihi okuyacak yeteneği ve gücü yoktur, kendi tarihini bilmez… Atatürkçüdür, ama Nutuk okumayan cinsinden! Evrime inanmaz, ama evrim kuramını bilmez, okumamıştır… Başörtüsü takan mini etekli bir kız gibidir!

Herkes mutlu olsun diye düşünür, bir karış toprağı bölüşemez. Efendidir, ama aynı zamanda haylaz… Demokrattır, ama despot, sevdiğini döver, dövdüğünü sever… Müslüman’dır, ama kutsal kitaptan uzaktır… Haksızlığı sevmez, ama kendine yapılanı… Kendinden zayıfa Azrail gibidir, kırar boynunu… Güçlüye boynunu büker… Devlete küfreder, ona karşı çıkanın kafasını kopartır! Ezilir, ezenlerden yanadır… Bir adam şöyle demiş: 

Gündüz vakti elinde fenerle dolaşan adam kendini tamamlamıştır da affedersiniz ne b.k olmuştur! Servet ayaklarının altındayken neden bu kadar fakir olduğunu sorduklarında “Ona (servete)  ulaşmak için eğilmek lazım!” 

Birileri bu adama “El öpmekle dudak aşınmaz!” özlü sözünü hatırlatmalıydı…

Bütünlük, parçaların kendi içindeki ahengidir… Armoninin, bütün unsurlara kendi ritmini, şarkısını, dansını dayatmasıdır… Tutarlılığın hâkimiyeti, çelişkisizliktir… “Altı kaval, üstü şeşhane” değil yani. Benzemezlerin birlikteliği değil… Ahlakta, siyasette, sanatta, dinde, bilimde vb. alanlarda söylenenlerin tutarlı bir bütünlük arz etmesi… Sistem yani… Filozofları, sıradanlığın ötesine taşıyan temel özelliği budur işte! Sözlerinin bir bütünlük oluşturması. Bir söylediklerinin diğer söylediklerine uyumu… Bu olduğunda daha disiplinli bir dünya görüşü ortaya çıkacaktır…

Dumanlı kafalar ve bu kafalardan çıkan sözler, çok anlamlı fikirler olarak görünmez ve sayıklamalar biçiminde çağrışımlı düşünme girdabında sürüklenirler… Kopuk kopuk görüntüler gibi rüyalarda görülen… Birbiriyle ilgili olmayan görüntülerin birbirine gelişigüzel eklenmesi… Sıradanlığın zavallı çukurlarına düşmüşlerin, düşkünlerin, düşürülmüşlerin; rüyayı gerçek, gerçeği rüya gibi yaşayan bilinç dağınıklığı… Zavallı zihin seviyesi…

Peki, bilincin yerlerde sürünen durumundan müteessir olma? Yok, bilinçsizlik, biraz zor bilince çıkar! Yeterince zeki de değildir…

Hor görüsü gelişmiştir ve bazen kendini komplekslerinin rüzgârına bırakır… Bir türlü üzerine gidip geliştiremediği zihinsel etkinliklerinin zavallılığının getirdiği aşağılık kompleksi dönüp ters bir noktaya, megalomaniye evrilir… Kabadayılık hastalığı, bir “kıyıcılık tutkusu” gelişir…

Dünya nimetlerine ehemmiyet vermeyen yaşayış ve felsefesiyle ünlü, elinde fenerle gündüz vakti dolaşıp insan “arayan adam”, hadi ismini söyleyelim, Sinoplu Diyojen, yine bir gün çok dar bir sokakta o arzuladığı varlığı aramaya devam ederken zenginliğinden başka hiçbir şeyi olmayan kibirli bir adamla karşılaşmış. İkisinden biri kenara çekilmedikçe geçmek mümkün değilmiş… Mağrur zengin, hor gördüğü filozofa şöyle demiş:

– “Ben bir serserinin önünden kenara çekilmem!”

“Arayan adam”, elindeki feneri mağrur rakibine doğru tutup onu inceledikten sonra, kenara çekilerek gayet sakin şu karşılığı vermiş:

– “Ben çekilirim!!”

Çekilirsin tabii, korkak! İstediğini elde etti ve senin kenara çekilmeni sağladı, işte o mağrur zihin fukarası… Yine onun istediği oldu… Onun hayat atılımı kazandı, onun düşkünlüğü… Haz merkezinin esiri olan adam, gündüz vakti insan arayan çileci düşünürü dağıttı. O, şimdi büyük zaferini kutluyor! Fizyolojik gereksinmelerin ittiği mahlûkatlar âleminin, kendini gerçekleştirme gereksinimini karşılamış o soyut insana karşı çirkin galibiyeti! Çok’un az’a karşı amansız savaşının diyalektik kavgasındaki amansız galibiyet!

Bölük-pörçüğün sisteme, kaosun kosmosa, akılsızın akıllıya, zekasızlığın zekaya, pespayeliğin bütünlüğe karşı egemenliği!

“Egemenlik kayıtsız şartsız tutarsızlığındır!”


Durmuş AĞZIKÜÇÜK – 2019

Sosyal Medyada Paylaşın:

8 yorum

  1. Akıcı, bilgi yüklü, sohbet tadında çok güzel bir yazı. Yüreğine sağlık, sevgili Durmuş Ağzıküçük. Zevkle ve mutlulukla okudum.

  2. Sn,Durmuş Hocam, çok güzel ve anlamlı bir o kadarda açıklayıcı güzel bir yazı yazmissiniz teşekkür ederim.Sevgiler saygilar

  3. Öğretmenim ben çok eski bir öğrencinizim. Lise yıllarında aldığım ilhamla ikinci üniversite olarak zevkle felsefe okuyorum. Yazınızı çok beğendim. Emeğinize sağlık.

  4. Yazının özeti: Onlar kötü, biz iyiyiz. Onlar cahil, biz bilgiliyiz. Güzel Ortadoğu’muzun hal-i pürmelali.

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

  • YENİ
  • YORUM
Yazarlar tarafından sitede yayınlanan tüm yazılar, resimler ve videolar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir.