• DOLAR
  • EURO
  • ALTIN
  • BIST
Durmuş AĞZIKÜÇÜK
Durmuş  AĞZIKÜÇÜK
durmusag1964@hotmail.com
“AZ, ÇOK’TUR!”
  • 0
  • 520
  • 06 Temmuz 2019 Cumartesi
  • 1 Puan2 Puan3 Puan4 Puan5 Puan
  • +
  • -

Yenilgi zamanları, en iyi okuldur; çünkü bu zamanlar, karşıtların savaşında iyinin ve aydınlığın sahiplerinin giderek azaldığı ve yalnızlaştığı dönemlerdir… İyi; kötünün etkilerini ve etkilediklerini daha iyi kavrar, bilince çıkartır. Dağılıp giden ile bir araya gelmeye çalışanı çırılçıplak bir açıklıkta görür… Yol arkadaşları daha bir görünür olur, dostluklar azalmış gibi görünse de az’ın olağanüstü coşkulu iradesi, bütün saflığı ve güzelliğiyle ortaya çıkar… Önemli olan, “az”ın namuslu ellerini yakalayabilmektir, doludizgin kalleş düzenlerin çokluğunda…

Yenilgi zamanları, en iyi okuldur; çünkü kahramanlarla sahte kahramanları kabak gibi açığa çıkartan bir süreci ortaya serer. Tarih, adı asil olup da kendisi asil olamayan korkakların da varlığını hissettirir bizlere… Asillik, bir potansiyeldir her insanın içinde; olumlanmayı bekler. Ama karşıtlarıyla hesaplaşıp, çekişmesini ve çatışmasını ve de boğazlaşmasını tamamlayana kadar sadece potansiyel olarak kalır. Bir türlü gelmez beklenen… Ve karşıtlar bir bir sökün etmeye başlar:

Soysuz, yüreksiz, korkak… İnsanda, açığa çıkar. İnsan, ölmeden ölür böylece!

Soylu Pautus gibi…

Eski Romalı asilzade Pautus… Bruno’nun yakıldığı meydanlara, ondan yüzyıllar öncesinde hâkim olmaya karar vermiş General!

İmparatoru tahtından indirmeye karar verdiğinde kendini emrindeki asilerle dünyanın hâkimi gören komutan, daha darbe teşebbüsünü gerçekleştirmeye fırsat bulamadan yakalanıvermiş. Tıpkı yüzyıllar sonrasında Bruno’nun çarptırıldığı ceza gibi, idama mahkûm edilmiş. Ama infaz, Bruno’nun infazı gibi korkunç ve ürkütücü değilmiş. Eski Roma’da idama mahkûm olan “asiller”, bir odaya getirilir ve masanın üzerine uzun, ucu sivri ve keskin bir bıçak konulurmuş.

Pautus da bu “şansı” yakalayan biriymiş… O’nun bulunduğu odanın dışında karısı ve akrabaları bu “soylu” törenin gerçekleşmesi için hazır bulunmuşlar. Uzun bir zaman beklemişler. Odanın içinden sürekli ayak sesleri geliyor ama Pautus, bu gerilimi sona erdirecek onurlu hamleyi bir türlü gerçekleştiremiyormuş. Saatler geçmiş… 

Romalı bir asilzade için ölümden korkmanın ne kadar büyük bir onursuzluk olduğunu düşünen Pautus’un karısı, -o kadar kalabalığın içinde ve beklentilerin karşılanamadığı bir atmosferde- kocasına asalet tanımının nasıl yapılacağını göstermiştir. Aniden yerinden kalkarak odaya girmiş ve masanın üzerinde bekleyen bıçağı kavrayarak kendi karnına saplayıvermiş. Sonra, bıçağı hırsla çekip çıkararak “asil” kocasına seslenmiş:

Pautus, non döle! (Pautus, bak acımıyor!)

Bize, ölmeden önce ölen Pautuslar’ın verdiği “korkuyla yaşamak” fikrine karşı, Pautus’un karısı gibi ya da Bruno gibi sefilliklerimizi yüzümüze vuracak birileri gerek! Bize Bedreddin gerek, Hallac-ı MansurPir SultanNesimi gerek… Sokrates gerek bize…

Nasıl da azlar! Ama “AZ, ÇOK’TUR!”

Korku anları ve korkaklık, sayılamayacak kadar çoktur. Ne kadar çok ve hükümsüz! Az yani! Kahramanların ve kahramanlığın azlığı; yürek yarasıdır, ama korkakların değil, erdemi cesaret olanların destanları yazılır. Okunacaksa, onların destanları okunur… Azdır ama hükmeder! Az, çoktur ve hâkimdir! Azın hükmü, en temel içgüdülerden, insan türüne en yakışmayan duygu olan korkuyu esir alabilmesinde kendini gösterir.

Korku, sindirir… Cesaret dikleştirir, ayağa kaldırır! Çok’un b*kluğu da buradadır işte! Korkunun, ecele bir faydası yoktur… Ölmeden ölmek derken işte bunu kastediyorum… Bunu bilince çıkaran kitleler, –hele de zincirlerinden başka kaybedecekleri bir şey kalmamış ise- kıçları rahata ermiş kralların o mağrur tahtlarından inme korkusu duymalarına neden olabilirler… Çünkü kıç korkusu, başka bir korkuya benzemez!

Ama bunun için bilinç ve cesaret gerekir… Bilinç ve cesaret, cehalet ve korkuyu adım adım geriletmeli ve yeni bir hükümdarlık kurmalıdır. Herakleitos’un ateşi, bir varlığı ele geçirirken nasıl onu yok olma sürecine sokup kül haline getiriyorsa, namuslunun bilinci ve cesareti de namussuzun varlığını ateşin kemirmesi gibi kemirmeli ve onu kaçınılmaz sonuyla buluşturmalıdır!

Ölüme yargılı olan, cehalet ve korkaklıktır

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

  • YENİ
  • YORUM
Yazarlar tarafından sitede yayınlanan tüm yazılar, resimler ve videolar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir.