• DOLAR
  • EURO
  • ALTIN
  • BIST
Durmuş AĞZIKÜÇÜK
Durmuş  AĞZIKÜÇÜK
durmusag1964@hotmail.com
MOR UZAY MARTISI ÇIKIP GELMEDEN…
  • 1
  • 419
  • 27 Ekim 2019 Pazar
  • 1 Puan2 Puan3 Puan4 Puan5 Puan
  • +
  • -

Modern ötesi çağların onu getirip yuvarladığı dinsel ayin biçimlerinin yürek burkan görüntülerini nasıl bilince çıkarabilir sıradanlığın ve pespayeliğin pençesine düşürülmüşler? Taptığı gücün, gerçek anlamda hüküm sürdüğü bilincinin yine gerçek anlamda nasıl bir kutsallık taşıdığını nereden bilecek?

O’na neye-nasıl tapması gerektiği konusunda “verilenleri” düşünmeye fırsat bulamayacağı bir hayatı hazırlayan güçlerin varlığı… Nasıl bilince çıkacak?

O örgütlü büyük güç, sesini nasıl kısıyor, onu tam istediği bir varlık kılığına sokarak “nasıl görünmek gerektiğini” ona nasıl öğretiyor, tam uymayıuyumu, itaatiboyun eğmeyi nasıl sağlıyor?

Yönettiği ve yönlendirdiği bu sürünün neye nasıl tapınması gerektiğini birbirinin tıpkısının aynısı bireyler yaratarak ve onları her an yeniden biçimleyerek, özellikle bu formatlama işlemlerine uymayanları ve yetmediğinde birbirlerini ispiyonlayan insan kılıkları yaratarak, sürekli kullanarak ve yeniden kullanarak tükettiği bu insanların posasını çıkararak ve bu posayı en iğrenç görüntülerle kusarak insanın en doğal ve doğuştan tarafı olan mizacını, öğrenilmiş-sonradan oluşmuş karakterini, onun özünü, varlığını, var oluşunu sakatlayarak belirleyen bir canavar!

Taptığı varlığın büyük manevi gücünün paralelinde içsel olarak asıl tapması gereken bu zorba varlığın kendisine dayattığı aşağılık hayatı oynadığı sürece yaşayabileceğini, daha iyi yaşayabileceğini ve “yükselebileceğini” hisseden yığınlar, bu paralel varlığa tapma konusunda ustalaşmaktadırlar. Yaşama ustaları! Ayakta kalmaustaları…

Vicdansızlık ve kötülük iktidar olmuştur kafalarda! İnsani tüm değerler ters çevrilmiş ve yeni dünyanın insani değerleri hüküm sürer olmuştur. Vicdansızlığın “kazandırdığı”, kötülüğün “yükselttiği” görülünce bu hızlı ve liyakatsiz yükselişler bulaşıcı hastalık gibi bireylere sirayet etmekte ve insan gittikçe daha fazla kötülük yapma isteği içerisine girmektedir. “Yükseldikçe kötüleşen, kötüleştikçe yükselen” insanoğlu ve insan kızı, hayattaki en önemli meziyetin zorbalık, vicdansızlık ve kötülük olduğu “gerçeğine” ulaşacaktır…

İçinde yaşadığımız post modern dünyanın, zamanın ve mekanın bizlere öğrettiği şey budur işte! Bireysel yaşamlar, bireysel ve bencil… Kurtuluş, bireyin kurtuluşudur. Her koyun kendi bacağından asılırdır, bana dokunmayan yılan bin yaşasındır… 

Yunus Emre bile çağlar öncesinden yakalamıştır cevabı:

Her kişiye farzdır kendi sözü
Hendi önünü görür kendi gözü

Bu bireysellik, çok masum gösterilmeye çalışılsa da, kişiyi despotizmin en ileri işkence tekniklerine onay veren ve nihayette bu teknikleri uygulayan insana götüren yolu açabilir. Öyle bir bireyselliktir ki bu, nice masum insanları her türlü yasayı ya da ahlaki ilkeleri hiçe sayarak işkence tezgahlarında kavurabilecek bir varlık haline getirebilir.

Bireysel olarak belli pozisyonlara gelebilmek için kendisine olabildiğince kuralsız, ilkesiz ve vicdansız uygulamalar önerilmiş bireyler, Gestapo Şefi haline gelmelerine yol açacak bir yolun yolcusu olacaklardır. Yükselmek, insan cesetlerinin, hayvan ve ağaç katliamlarının, doğal tahribatların karşılığıdır! Oldukça yüksek bir bedeli gerektirir!

Sınıf bilincine sahip olmayan kocaman yığınların neredeyse tamamında var olan duygu, sınıf değiştirme, sınıf atlama duygusudur. Amerikan rüyası!.. Bu rüyayı görebilmek ve dahası bu rüyayı gerçekleştirebilmek için başkalarının sırtına basarak yükselmek gerekecektir. Vahşi bıçak darbelerinin, gürültülü ve kan kusan silahlardan çıkan mermilerin, şarapnel parçalarının yok ettiği vücutların kanlarının somurulması… Kemirmek, ısırmak, kanatmak, kanırtmak, vampirleşmek…Doğal ve normal hale getirilecektir.

Şeytanı bile sıradan bir varlık durumuna düşüren işleyişin dramatik görüntüleri, evrensel bir kötülüğün acımasız sarmalında bilinçlere kazınmakta ve herkes bu “doğal” işleyişin kurbanı haline gelmektedir. Hangi ilahlara hangi kurbanların hangi usullerle sunulduğu çok da bilince çıkarılamadan.

Ama öbür yandan mor uzay martısı, çok uzaklardan coşkuyla kanat çırpmakta ve zıtların evrensel kavgasında bilinçlerin yeşereceği ekin zamanlarının müjdecisi olarak yenilgi tanımaz çığlıklar atmaktadır.

Şimdilik, onun namuslu ve bilge sesini duyanların başları öne eğiktir…


DuRmuş AĞZIKÜÇÜK – 2019

Sosyal Medyada Paylaşın:

1 Yorum

  1. Dünyayı, yaşadığı toplumu ve kendini değiştirebilmek için mücadelenin zorunlu olduğu açıktır. Mücadelede doğru saflarda olabilmek sınıf bilincini gerektirir. Okuyucuyu okumaya, araştırmaya, sorgulamaya ve anlamaya yönlendiren güzel bir yazı. Sevgili Durmuş Ağzıküçük bilinçli yetişmelerine öğretmen olarak yardımcı olduğu binlerce öğrenciye ek olarak şimdi de yazıları ile ışık saçıyor.

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

  • YENİ
  • YORUM
Yazarlar tarafından sitede yayınlanan tüm yazılar, resimler ve videolar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir.