YAZAR: Doç. Dr. Şafak Nakajima

Hemen her gün hepimiz, sayısı giderek artan, hatta aile boyutlarına ulaşan intiharlarla sarsılıyoruz.

Bazıları, akıl sağlığı uzmanlarına çok iş düştüğünden söz ediyor.

Yanlış tanı, yanlış tedavi demektir!

İntiharlar, nadiren beynin organik hastalıklarından kaynaklanır ve ilaç tedavisiyle önlenebilir.

Çözümü ölümde aratan çaresizlik;

hemen her zaman çocukluk travmalarının, ruha asit banyosu yaptıran insan ilişkilerinin, derin yabancılaşmanın, yalnızlığın, işsizliğin ve yoksulluğun eseridir.

Çaresizliklerin yol açtığı bulgulara;

“anksiyete” ve “depresyon” gibi yabancı dilde isimler verilip hastalık olarak sınıflandırılması, insanların ancak doktor ve ilaç yardımıyla düzelebileceklerine inandırılması yanlıştır, kandırmacadır.

Bu akıl dışılığı daha iyi anlamanız için bir örnek vereceğim:

Karın ağrısıyla bir doktora başvurdunuz!

Doktor hastalığınızın “Dolor abdominis” olduğunu söyleyip size bir ağrı kesici yazdı.

İnternete girip hastalığınızın Latince adının anlamını araştırdınız:

Dolor abdominis’in karşılığı şu: KARIN AĞRISI

Bir tıp doktoru olmasanız da, karın ağrısının apandisit, kolit, safra kesesi taşı ya da iltihabı, ülser, pankreatit, bağırsak tıkanıklığı gibi çok farklı nedenlerden kaynaklanabileceğini ve tedavilerinin de farklı olması gerektiğini biliyorsunuz.

Doktorunuzun nedenini araştırmaksızın yakınmanıza yalnızca Latince bir isim verip ağrı kesiciyle baskılamasına nasıl tepki verirdiniz?

İşte akıl sağlığında da olan maalesef budur!

Anksiyete de, depresyon da, aklın/ruhun ağrılarıdır ve sayısız farklı nedenden kaynaklanıp farklı çözümler gerektirir!

İnsanların iyileşmesi ise ancak;

adaletin, eşitliğin, bilime dayanan ve bireyi psikososyal boyutta geliştiren bir eğitim modelinin, doğayı gözeten üretimin, dengeli gelir dağılımının var olduğu bir düzende mümkündür!

İLAÇLAR BUNU BAŞARAMAZ!

Kaynak:

https://tr-tr.facebook.com/doc.dr.safaknakajima/