Arkadaşım Yusuf Demirtaş ile yarenlik etmek ve sanat üzerine konuşmak için Ankara’da bir kahveye oturduk. Konumuz her zamanki gibi sanattı. İkimiz de resimle uğraşıyorduk. Çizgilerden, renklerden, dokulardan söz ediyorduk. Ne zaman bir araya gelsek çalışmalarımız sırasında karşılaştığımız sorunları tartışır, çareler üreten öneriler içinde bulurduk kendimizi.
Ancak bu kez öyle olmadı… Hava şiir kokmaya ve benim usumda yoğun sözcükler kümesi oluşmaya başladı. İçimde yoğun bir dürtü oluştu. Sözcükler, dizeler dökülmeye başladı dağarcığımdan. Geldi yanı başımıza oturdu çok uzaklarda, Muğla’da oturan bir dost. Muğla’da yaşamasına karşın aramızda yerini aldı. Bu dostun bir şiiri takılıp kaldı usuma. Yanımdaki arkadaşıma bu güzel şiiri hafif bir tonda söylemekten kendimi alamadım.
O anda masaya sipariş almak için gelen genç kızın öyle bir dudak rengi vardı ki, o göz alıcı rengi anlatamam. Kalın ve kıpkırmızı bir dudak geliyordu masamıza doğru. İşte tam o zaman hava buram buram şiir kokmaya başladı.
“Önce dudakların girdi kapıdan” diyerek o anda geldi oturdu masamıza Bahattin Uyar. Arkadaşım da mutlu oldu. Biz şiir kokan havayı solumaya ve yaşamaya başladık. Çok uzaklardan gelen bu Bahattin Uyar şiirinin kokusu içimize tümüyle sindi. Çizgileri, renkleri unuttuk ve de unuttuk dokuları. Birden bire bu anları en güzel yaşamayı sağlayan bu şiirin sözcükleri içinde bulduk kendimizi.
Kahvemizi yudumlarken Bahattin Uyar ve sözcükleri hiç aramızdan ayrılmadı. Tam bir sanat şölenine dönüştü masamız.
“Sonra sen geldin gülerek” dedi Bahattin Uyar gülümseyerek. Bahattin Uyar öğretmen varsa ortamda coşku dolar içiniz, mutlulukla gülümsersiniz. Usunuzda, dağarcığınızda yer etmiş o coşkulu sesler yükselir, coşkulu düşüncelere dönüşür. Elleriniz devinimleri ile şiirin dizelerine, sözcüklerine eşlik etmeye başlar.
“Üşümüş ellerinde akzambaklar” derken, şiir derin bir renk evrenine alıp götürdü bizi. Peş peşe sıralandı dizeler:
Tutuştu birden sol yanımdaki yangın yeri
Uçuverdim sevinçten çocuklar gibi.
O sırada bembeyaz kahve fincanlar alınıp götürülürken, masamızda bir yığın anılar yumağı oluştu, dizildi kaldı gözlerimizin önünde. Dipdiri, yaşam dolu sözcükler can buldu, döküldü dudaklarımızdan:
Damarlarıma heyecan geldi
Her sabah böyle gel ne olur.
Dedik ki, hava tüm şiir koksun bugün. Hava sözcüklerle aydınlansın, renklerle, çizgilerle aydınlansın. Bahattin Uyar’ın şiir dizelerinden oluşsun, aydınlansın günümüz.
Bir seher vakti görün ve git
Savur saçlarını da dönüver
Serinlesin rüzgarından dudaklarım
Senin olsun, senin olsun
Tüm sabahlarım.
Bahattin Uyar’ın bu coşkulu şiiri gönlümüzü, günümüzü aydınlattı. O her zaman olduğu gibi bizimledir, dizeleri ile yaşam sevincimizi doldurur durur. Muğlalı öğrencileri hala ışık almak için yolunu gözler Bahattin Uyar öğretmenin. Sözcüklerinden yeni evrenler oluşturmaya her an hazırlar. Yazdığı oyunları sahneye koymak için can atıyorlar. Onlar öğrencilik yıllarında olduğu gibi, onu ve seçtiği sözcükleri bekliyorlar.
Öğrencileriniz şiirlerinizi okuyacaklar, “Yitik Harmandan Son Taneler”den ders alacaklar yeniden.
Sizi, yeni çalışmalarınızı bekliyorlar öğretmenim, sizi ve de dostluğunuzu, öğretmenliğinizi bekliyorlar, bekliyoruz öğretmenim.
Sağlıklı günlerinize kavuşmanızı bekliyoruz…
Saygılarımla Bahattin Uyar öğretmenim, sonsuz saygılarımla…